Sohbetler2025-05-07T17:24:23+00:00

SOHBETLER

SOHBETLER

25 Ağustos 1952 | Sayı: 54

Kategoriler: Sohbetler|

Emre’nin sohbetleri, yani konuşmaları, ya sorulan bir sual üzerine veya herhangi bir hâdise vesilesiyle olmaktadır. Yine bir gün ona şöyle bir sual sorulmuştu: - Kur’an’da (Kul küllün min indillah) diye bir âyet var manası: “Her şey Allah’tan” demektir. Şu halde bizim, yaptığımız fena fiillerden dolayı mes’ul olmamaklığımız lâzımdır. Ne dersiniz? [...]

08 Eylül 1952 | Sayı: 55

Kategoriler: Sohbetler|

Bir gün Emre’ye şöyle bir sual soruldu: — Mevlâna ile bir arkadaşı, kendileri Konya’da oldukları halde sabah namazlarını Mekke’de veya Medîne’de kılarlarmış. Böyle bir şey olabilir mi? Emre şu cevabı verdi: — Böyle şeylerin aslı yoktur. İslâmiyet’i, bu türlü hurafeler anlaşılmaz hale getirmiş, bizi de asırlarca uyuşturmuştur. Tasavvuf, İslâmiyet’i hurafeden [...]

22 Eylül 1952 | Sayı: 56

Kategoriler: Sohbetler|

3 Eylül 1952’deki sohbetten: Hakiki ilmin, “Ali, Fâtıma, Hasan, Hüseyin”den ibaret “Ehli Beyt”i sevmekten başka bir şey olmayacağını iddia eden bir zât, iddiasını Hz. Muhammed’in şu hâdisiyle ispat etmek istiyordu. Peygamberimiz bu hâdisinde: (Size iki emanet bırakıyorum. Bunun biri Kur’ân, diğeri de Ehl-i beyt’im) diyor. Yani bu zât demek istiyordu [...]

06 Ekim 1952 | Sayı: 57

Kategoriler: Sohbetler|

Sual – Hz. Muhammed’in şöyle bir hadîsi var: (Ali’nin yüzüne bakmak ibâdettir.) doğru değil mi? Cevap – Doğrudur. Ali’yi çok sevdiğinden öyle söylemiş. Farkları kalmamış; ha Muhammed’in yüzü, ha Ali’nin yüzü. İkisini de bir tarafa bırakırsak, onları öğen Kudret’in bir olduğunu görürüz. Hz. Muhammed: (Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır.) diyor. [...]

20 Ekim 1952 | Sayı: 58

Kategoriler: Sohbetler|

Ankara İlâhiyat Fakültesi profesörlerinden Bay Yusuf Ziya Yörükân talebesi İbrahim Agâh Çubukçu’ya Emre’nin hayatını ve fikirlerini tetkik etmek gibi canlı bir mevzu vermiştir. Bunun içindir ki profesörden bir hafta sonra da talebesi İbrahim Çubukçu Adana’ya gelerek Emre ile konuşmalar yapmıştır. Bay İbrahim Çubukçu, profesöründen Emre’yi marûz kaldığı muhalefet cephesinden de [...]

03 Kasım 1952 | Sayı: 59

Kategoriler: Sohbetler|

Prof. – Kur’ân’da, hangi dinden olursa olsun, doğru yolu tutup hayırlı işler işleyenlerin, muratlarına ereceklerini yani kurtulacaklarını bildiren âyetler var. Diğer bir âyette de “Allah, din olarak yalnız İslâmlığı kabul etmiştir.” deniliyor; buna ne dersiniz? Cevap – Din, Allah’a giden bir yol değil mi? Hıristiyanlık, Mûsevîlik ve diğer bütün dinler [...]

17 Kasım 1952 | Sayı: 60

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki suale verilen cevabın devamı: Emre – Yazıcızâde de (Muhammediyye’nin 253 üncü sahifesinde (Onu ancak dön namazını kılanlar bileler.) diyor. Muhammed’i “Dön namazı”nı kılanlar bilebilir. Muhammed hiç ölür mü? O, ebedî ve ezelî olarak diridir. Bir (Doğuş)da şöyle deniliyor: Kitap 1-Doğuş 910. Son dörtlük: Gönülde bin Muhammed var, Durmaz [...]

01 Aralık 1952 | Sayı: 61

Kategoriler: Sohbetler|

Emre – İnsanların aklı kaypaktır; mutasavvıfların aklı kaymaz; çünkü korkuları yok. Onlar korku denen şeyin boş olduğunu anlamışlardır. Kur’ân’da onlar için (…lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn) deniliyor. Mânâsı: (Onlar ne korkarlar, ne de hüzün duyarlar). Mansur’u asarlarken bile o hâlâ (Enel Hak) diyordu. Korksa, der miydi? Neden korkmuyordu? [...]

15 Aralık 1952 | Sayı: 62

Kategoriler: Sohbetler|

Prof. – (Hakk-al-yakin) nedir? Emre – “Hak” sıfattır, “Zât” değildir. Kedilik sıfatı, kedinin hakkıdır; köpeklik de köpeğin hakkı. Köpeğin havlama sıfatını alıp koyuna verebilir miyiz? Ona o sıfatı Allah vermiştir. “Hak” sıfatının “Zât” olmadığını, anladıktan sonra gelelim “Hakk-al yakin”e. Bunu anlamak için aczimizi bilmemiz, daha doğrusu, “Hakk-al yakin”i anlamak için [...]

29 Aralık 1952 | Sayı: 63

Kategoriler: Sohbetler|

Prof. – Zikir için ne düşünüyorsunuz? Ağızdan zikir mi faydalıdır, düşünerek mi? Emre – Asıl tatlı zikir, bu meseleleri konuşmaktır. Tesbih tanelerine bakarak veya mevhum bir hayâle hitaben “Allah, Allah” demenin ne faydası var? Allah bizi de mûhitse onu hayalî uzaklıklarda düşünerek “Allah, Allah” demek abes olmaz mı? Allah’ın sıfatlarından [...]

12 Ocak 1953 | Sayı: 64

Kategoriler: Sohbetler|

Bu sayımızdan itibaren de, Sayın Prof. Yusuf Ziya Yörükan’ın talebesi olan Bay İbrahim Agâh Çubukçu’nun Bay İsmail Emre ile yaptığı konuşmanın notlarını, takdim edeceğiz. Bay İbrahim Agâh Çubukçu İlâhiyat Fakültesinin son sınıfında bulunan ve Arapça-Farsça’ya vâkıf değerli bir üniversite öğrencisidir. Kendisi, Bay İsmail Emre’yi geçen sene din psikolojisi bakımından mevzu [...]

26 Ocak 1953 | Sayı: 65

Kategoriler: Sohbetler|

Emre – Şimdi namazın fazîletlerine gelelim: Hz. Muhammed’in her sözünde ve emrinde olduğu gibi, namaz emrinde de bir hikmet ve bizler için menfaat vardır. Sabah namazı vakti, güneş doğmadan evvelki zamandır. Fecir ışığı ve o sırada esen serin bâdi sabah dedikleri yel insan vücudundaki kan ve yağ ayarlanmasını temin eder. [...]

Go to Top