İÇ KAYNAK DERGİSİ
İÇ KAYNAK DERGİSİ
İç Kaynak Dergisi – Sayı: 22
İÇ KAYNAK DERGİSİ | Sayı: 22
EMRE’nin Konuşmaları: 22
S. – Şevket Beyle konuşuyorduk. Siz yayladan ininceye kadar benim Balıkesir’e gideceğim ve dolayısıyla görüşemeyeceğimiz bahsi açıldı. Dedi ki: (Mektupla yazın suallerinizi…). Gerçi tetkik edemedim bu bahisleri ya… Çünkü (İç Kaynak)ı roman okur gibi okumuştum. Konuşmalarınızda; (rüyâ, rüyet etmektir.) diyorsunuz.
Emre – Rüyâyı gören, […]
İç Kaynak Dergisi – Sayı: 23
İÇ KAYNAK DERGİSİ | Sayı: 23
EMRE’nin Konuşmaları: 23
(Konya’da Karayolları Teknisyeni Necati Büyüktermiyeci’nin evinde yapılan bir konuşmadan zaptedilebilinen notlar):
S. – Tasavvufun tam bir tarifine bir yerde rastlayamadık.
Emre – Hâl, hâl. Lezzetin târifi olmaz. Hâl başka, ilim başka, tesbih başka şeydir. Allah’a ismini biz mi öğreteceğiz? Zikir, Arapçada konuşmak demektir; bir […]
İç Kaynak Dergisi – Sayı: 24
İÇ KAYNAK DERGİSİ | Sayı: 24
EMRE’nin Konuşmaları: 24
(18.6.1954’te yapılan bir konuşmadan zaptedilen notlar):
Soru – Ezanın hikmeti nedir?
Emre – Hazreti Muhammed, namaz vakıtları vesîlesiyle, islâmiyetin belli başlı esaslarını ilân etmek istemiş. Önce, namaz vakıtlarını ilân etmek için nefîr çalmayı düşünmüşler, içlerinden bâzıları itiraz ediyorlar. (Bunu Yahudiler, Mecûsiler yapar.) diyorlar. Çanı da […]
İç Kaynak Dergisi – Sayı: 25
İÇ KAYNAK DERGİSİ | Sayı: 25
EMRE’nin Konuşmaları: 25
(25.2.1959’da yapılmış olan bu konuşma, 16. sayıdaki uzun konuşmanın devamı mahiyetindedir.):
S. – Şevket Bey’e şöyle bir sual sormuştum: Dünyanın sonu olmazsa, dünya, ebedî, ezelî sıfatlarını haiz oluyor demektir. Halbuki bu sıfatlar, Allah’ın sıfatlarıdır. O halde dünyaya bir ülûhiyet mi tanımış oluyoruz?
Emre – Hayır, […]
İç Kaynak Dergisi – Sayı: 26
İÇ KAYNAK DERGİSİ | Sayı: 26
EMRE’nin Konuşmaları: 26
Emre – Hangi dine mensup olursa olsun, insanların ibadet ettiklerini gördükçe içime bir ferahlık gelir. Filân haça tapıyor, filân ateşe tapıyor diye, insanların ibadetlerini hor görmek doğru mudur? İster ateşe tapsınlar, ister haça tapsınlar, Allah, onların kendisine taptıklarını bilmiyor mu? O bunu hor […]