Sohbetler2025-05-07T17:24:23+00:00

SOHBETLER

SOHBETLER

18 Temmuz 1955 | Sayı: 127

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki sohbetin devamı: Fakat zikir, tespihi ele alıp Allah! demek değildir; asıl zikir, bu hâli, bu âlemi anlamak için konuşmaktır. Kur’ân’da en üstün tutulan namaz, (Orta namaz)dır. Orta namaz, insanın kendisini kaybetmesidir. O âlemde, (Lâ mevcude illâ Hû!) dur. Yâni o âlemde Allah’tan başka kimse yoktur. Fakat o âleme [...]

03 Ağustos 1955 | Sayı: 128

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki sohbetin devamı: S. – Herkes Allah’a rücû’etmez dediniz; Allah’a rücû’etmeyenler başka bir yere gitmiyorlar ki... Yine ilâhi çerçevenin içinde kalıyorlar. Emre – Sizinle konuşurken, niçin ayağınıza bakmıyorum? Hâlbuki ayağınız da vücut çerçevesi içinde? Ayakla göz bir değildir. S. – Öyleyse, Allah, kulları arasında bir tefrîk gözetmiş oluyor. Emre [...]

15 Ağustos 1955 | Sayı: 129

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki konuşmanın devamı: Birgün Hz. Muhammed: (Herkesin bir şeytânı var!) diyor. (Senin de var mı?) diye soruyorlar; (Evet var; fakat ben onu Müslüman ettim, emrime aldım; hep arkamdan gelir; bana yol göstermez!) diyor. Derler ki dört kişi ana karnında konuşmuştur: Şeddâd, Fir’avn, Hz. Îsâ, Hz. Muhammed. Fakat ilk ikisi, [...]

29 Ağustos 1955 | Sayı: 130

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki konuşmanın devamı: Rûh çağıranlar, benim rûhumu çağırsınlar bakalım... Bende rûh yok ki çağırsınlar. Yunus Emre’yi çağırırlar... Çünkü kendilerinde Yunus Emre de var; fakat ben kimsede yokum. S.- Bizde varsınız. Emre – Siz varsanız, sizde de yoğum. Siz yok olun ki, ben var olayım. Biz bizi sevene gideriz. Onlar [...]

12 Eylül 1955 | Sayı: 131

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayının devamı: Tefekkür olmadan (Tevhîd) olmaz. En büyük deryâ tefekkürdür. Sade tevhîd değil, dünya ilimleri de tefekkürden doğar. İç varlığın da, dış varlığın da sahibi ve hazinesi tefekkürdür. Bütün ilimlerin mâdeni, hazinesi tefekkürün kazmasiyle meydana çıkar. Çünkü bir insan, herhangi bir ilmi tefekkür kazmasıyla kazarsa, o ilmin toprağından aşk [...]

26 Eylül 1955 | Sayı: 132

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen konuşmanın devamı: S. – Münkir, Nekîr nedir? Emre – Münkir ne demek? S. – İnkâr eden demek. Emre – Bak mânâsı neymiş! Size bir hikâye anlatayım. Kürdün birine, bir mezarlıkta ölü bekletiyorlar. Kürt yeni gömülen ölünün yanındaki bir mezara uzanıyor, ölüyü bekliyor. Kürdün arkadaşları bir evde toplanmışlar; onu korkutmak [...]

10 Ekim 1955 | Sayı: 133

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki sohbetin devamı: - “Canım, o, Müslümanların babasıdır; ben kendisiyle konuşacağım. Kendisine haber ver; kov derse kov,” diyor. Şeyh-ül-islâm gürültüyü işitiyor. Bakıyor ki eskicidir, fırsat bu fırsat; gelsin de şunu bir haşlayım, diye düşünüyor ve kapıcıya, o adamı içeri alması için emir veriyor. Eskiciyi huzûra alıyorlar. Şeyh-ül-islâm koltuğuna oturuyor: [...]

24 Ekim 1955 | Sayı: 134

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki konuşmanın devamı: Dünyadaki mel’anetin önüne, ancak bu hâl geçebilir. Herkes hâlimizi konuşuyor. Bu canlanma insanları tevhîd edecek, seviştirecek. Komünistlik denilen deccâl, hâliyle kaybolacak. İnsanlar uzun müddet birbirlerini sevecekler. Evvelden, (Bir devir gelecek ki Deccâl, Benî Asfâr tarafından çıkacak; sonra Mehdî gelecek, onu sürecek!) derlerdi. Deccâl hâli, işte bu [...]

07 Kasım 1955 | Sayı: 135

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki konuşmanın devamı: Emre – Allah tembeli sevmez. Çalış, kazan; fakat kalbine koyma; yerinde kalsın. Varsa da, yoksa da, olduğu gibi kabul etmek lâzım. Ahmed ağa istiyor ki hep bıraksın; olmaz. Bak ben nasıl iş tutarım. El açmak fena! Açtırır da bu dünya, ocağı yansın... İçinde yaşıyoruz çünkü. Eskiden [...]

21 Kasım 1955 | Sayı: 136

Kategoriler: Sohbetler|

Emre – İlâhi kanunda da, terakkiye doğru gitmek isteyenler, “Hakîkat”i kendinden doğandan öğrenmelidir. Bu çocuklar bizden doğmuşlardır ama bizden zekidirler. Bizim bildiklerimizi bizden öğrenirler; kendilerinden de hâliyle, tabiatiyle bir bilgi doğar. Peygamberler, kendilerinden sonraki peygamberden şefkat umarlar. Fakat bu hâl, kesret hâlidir... Çünkü evvelki, sonraki diye birşey yoktur; ikisi de [...]

05 Aralık 1955 | Sayı: 137

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki sohbetin devamı: Biz Hz. Muhammed’i, bir cisimden, bir vücuttan ibâret görür de, filân yerde gömülü diye bilirsek, o orada kalır; biz de mürebbîsiz kalırız. Bunun içindir ki Niyazî-i Mısrî: Her kabirden bin Muhammed, her birisi yüzbiner Boş olup, gitti önünce; zâlike yevmünnûşur! diyor. Gelelim yine evlât meselesine: Hepimiz [...]

19 Aralık 1955 | Sayı: 138

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki konuşmanın devamı: Ama sonra bir devre gelir ki insan aslını bulur ve onda aşk yoluyla kaybolur, o zaman, o kimselerin irâdeleri Allah’a geçer; onların irâdeleri kalmaz. Böyle kimseler fenalık yapamazlar, çünkü irâdeleri Allah’tadır, Allah ise hiçbir zaman fenalık yapmaz. Bazı insanlar da nefislerinde, yâni Şeytânda fânî olurlar; irâdelerini, [...]

Go to Top