Sohbetler2025-05-07T17:24:23+00:00

SOHBETLER

SOHBETLER

25 Ocak 1954 | Sayı: 91

Kategoriler: Sohbetler|

22.6.952 de zaptedilmiş bir sohbetten notlar: Sual – “Köpek olan yere melâike girmez” derler, doğru mu? Emre – Söz doğru da, bizim anlayışımız yanlış. Hz. Ali’nin bir sözü var: “Dünya bir cîfedir, ona tâlib olan da kelp” diyor. Bu köpek, “nefis”tir. Melek dediği şey de “mânevî ve ilâhî hâl”dir. O [...]

08 Şubat 1954 | Sayı: 92

Kategoriler: Sohbetler|

16.1.1954 te zaptedilmiş sohbetten notlar: Söz, Âdem’den, insan vücudundan, meleklerden, bilhassa Azrâilden açılmıştı. Bay Emre bu mevzuda şunları söyledi: Emre- Allah meleklere: (Ben Âdem’i yaratacağım; hadi gidin, bana “yedi denizin ortasındaki ada’dan bir avuç toprak getirin!” diyor… Önce Cebrâil gidiyor o adaya. Oradan bir avuç toprak alırken ada: “Aman! Sakın, [...]

22 Şubat 1954 | Sayı: 93

Kategoriler: Sohbetler|

9.5.1954 te zaptedilmiş notlardan: Sual – Mucize, kerâmet, fakîrizm, ispiritizm hususlarında neler düşünüyorsunuz? Var mıdır bu gibi şeyler? Emre – Vardır. İlâhî ilim rüsuh bulup “hâl”e inkılâb ederken kerâmet gibi hâller tecellî eder. Bunları yapan şey îmândır. Îmân aklın fevkinde bir şeydir. Îmân olmazsa akıl bir şey yapamaz. Sanat îmânı [...]

08 Mart 1954 | Sayı: 94

Kategoriler: Sohbetler|

Sual – Bazı bazı oluyor. Emre – Beşer hâli. İçinden çıkacağız. Derdini saklayan, doktordan istifâde edemez. Allah “beni zikr edin!” diyor; zikretmek, ona derdimizi anlatmaktır. Allah bizi çağırıp duruyor. Kur’ân’da (Beni zikredin!) diyor. “Zikir” boyuna “Allah! Allah!” demek değil, bizi çağırana, yani Allah’a derdimizi anlatmaktır. Bir hasta doktora derdini anlatmadan [...]

22 Mart 1954 | Sayı: 95

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki sohbetin devamıdır: Emre – Velhasıl yol, muhabbetten geçiyor. Amma ne kadar emeği var… Hiçbiri de diğerine benzemez; birbirinin yerini alamaz. Soba sevgisi ayrı, maşa sevgisi ayrı; birbirine karışırsa velvele kopar. Fakat hepsinin fevkinde Allah sevgisi olması lâzım. Sual – O sevgiyi eşyada mı görelim? Emre – Hayır, eşyayı [...]

05 Nisan 1954 | Sayı: 96

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki sohbetin devamıdır: Allah’a götüren mürebbî, Rab’dır, bunlar da Peygamberler ve evliyâullahtır. Sizin çocuğun, Turan’ın ilim mürebbîsi olmasaydı çocuk, kalemin, defterin, yazının ne olduğunu bilebilir miydi? Bir talebe, mualliminin, mürebbîsinin ismini ne kadar anar, onu gönlünde ne kadar taşırsa, onun bildiğini o kadar bilir. Sevgi yoluyla olur bu iş. [...]

19 Nisan 1954 | Sayı: 97

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki sohbetin devamıdır: Emre – Adam Hoca’ya çatmış amma, Hoca ona uymamış (Peki aslanım, senin dediğin gibi olsun...) demiş. Biz de Nasreddin Hoca gibi: (Bize söğen bu adam, herhalde köpek ahlâkına bürünmüş.) diye düşünür ve (Geç yiğidim, geç!) deriz. Esasen, bizde köpeklik ahlâkı yoksa, bize söğen adama aynı tarzda [...]

03 Mayıs 1954 | Sayı: 98

Kategoriler: Sohbetler|

19.2.1954 de zaptedilmiş sohbet notları: Bu konuşmada, bir vesile ile kadın-erkek münasebetlerinden bahsedilmişti. Bay Emre bu münasebetle şunları söyledi: Emre – Allah erkeğe bir gurur vermiş ki kadını idare etsin diye. Erkek kadına tâbi olursa, dünya tersine döner. Evliyâullah’da bile bir erkeklik gururu vardır ve olmalıdır. Sözü, haksızdan alıp da [...]

17 Mayıs 1954 | Sayı: 99

Kategoriler: Sohbetler|

29.3.1954 te bir nikâh merasiminden sonra Bay Emre şunları söylemişti: Emre – Eski evlilikte çocuklarına alacakları kızı ana-baba beğenirdi. Şimdi gençler birbirlerini beğeniyorlar. O iyi değildi; bu iyi. Nerede bulunuyorsak, o zamanın hâli iyi. Zaman sele benzer: Akar, gider, arkasını kuru bırakır. Zamana uymamak irticâdır, taassuptur, hatadır, günahtır. Mutaassıp adamlar: [...]

31 Mayıs 1954 | Sayı: 100

Kategoriler: Sohbetler|

13.3.1954 tarihinde yapılmış bir konuşmadan zaptedilmiş notlar: Sual – “Gülşen-i Râz” adlı eserde şöyle bir söz var: (Ne bilgisizdir akla uyan adam... Ovaya düşmüş, ortalığı aydınlatan parlak güneşi mumla aramakta!); bunu izah eder misiniz? Emre – Mumu söndürsün ki güneş meydana çıksın. Mum, kendisidir; kendisinden vazgeçsin güneş zaten meydanda. Şairin [...]

14 Haziran 1954 | Sayı: 101

Kategoriler: Sohbetler|

23.2.1954 tarihinde yapılmış bir konuşmadan zaptedilmiş notlar: S. – Bir doğuşta “Maşrıkın güneşi magripten doğmuş” deniliyor; bunu izâh eder misiniz? Emre – “Kelâm-ı Kibâr” mıdır, hadîs midir, bir söz derler. Halk da zanneder ki, bu güneş doğacak... Hâlbuki mânevî güneş, ilim güneşi doğacak, “Garp”tan. Doğmuştur bile. Avrupa’ya bak, ne kadar [...]

28 Haziran 1954 | Sayı: 102

Kategoriler: Sohbetler|

Geçen sayıdaki sohbetin devamı: Emre – Şimdi benlik ölüyor da, onun için böyle söylüyorsunuz. Bu büyük bir devlet değil midir? O “Büyük Kudret” “Ben’im!” desin. Bizim ağzımızdan “Ben şöyleyim! Ben böyleyim!” diyen, biz değiliz, o “Kudret”tir. “Doğuşları” asıl “Benlik Sahibi” söylüyor... O doğuşlarda acze dair sözler benim, gerisi o “Kudret”indir. [...]

Go to Top