SOHBETLER
SOHBETLER
10 Ağustos 1953 | Sayı: 79
Sual – Sizi İslâmiyete ve şeriat kanunlarına aykırı hareket etmekle itham ediyorlar. Emre – Ben ne vakit namaza başladığımı hatırlamıyorum; yani o kadar küçük yaşta başladım namaza. Dokuz yaşımda hayat mücadelesine atıldım. Usta Şükrü’nün yanında nalbant çıraklığı yapardım. Bu yaşta ramazanda oruç da tutardım. Oruçlu oruçlu, hayvanların ayağını tutarken bayılırmışım. [...]
24 Ağustos 1953 | Sayı: 80
Sohbette bulunanlardan bir zât, Mevlânâ’nın, bir rubâide: (Bizim yerimiz küfrün de îmânın da dışında olan bir sahadır.) dediğini söyleyince, Emre o sözü şöyle izâh etti: Emre – Küfür; o küfrü bilip ondan çekinmek için lâzım. Din, îmân da yürümek için lâzım. Bu yürüyüş insanları aşk âlemine götürür. Aşk’a düşenler için [...]
07 Eylül 1953 | Sayı: 81
Emre – Yalanın bulunduğu yer, daimî bir cehennemdir. Bulunmadığı yer de cennet. Yani yalan arzusu kalmayan gönül cennettir. Fakat yalandan kurtulmak kolay değildir tabii. Bu insanlık idrâkine ulaşan bir kimsenin benliğinin, hüviyyetinin yalan tahtaları yanar, kül olur. Bu küller sonra yakut, zümrüt, mercan olur. Bunlar yalanın nedâmetidir. Yalan, bütün kabâhatlerin [...]
21 Eylül 1953 | Sayı: 82
Avukat Bey, hayvanların, etleri yenmek üzere insanlar tarafından kesilmesinin çok feci bir şey olduğunu söyleyince Bay Emre şu mütâlaada bulundu: Emre – Allah’ın birçok sıfatları insanlardan tecellî eder. Allah’ın “Rahîm” sıfatına mazhar olanlar, hayvanları kesemezler. Şeriat, kurban kesmeyi erkeğe tahsis etmiştir. Bunun da sebebi erkeğin bu hususta daha cesaretli oluşudur. [...]
05 Ekim 1953 | Sayı: 83
Konuşma esnasında, bir aralık, söz, hayvanları kesme, öldürme dolayısıyla merhamete intikal etti. Bay İsmail Emre, merhametin yerinde gösterilmesine işaret ederek şunları söyledi: Emre – Hz. Muhammed (Küllü muzırrın yuktel), yani (bütün zararlı olan şeyler öldürülmelidir!) demiş. Hâlbuki kebapçılar, kasaplar eskiden simsiyah, sinekti. Her yemekte birkaç sinek yerdik. Demek ki Muhammed’in [...]
19 Ekim 1953 | Sayı: 84
Birgün ölüm üzerine, konuşuluyordu. Bu mevzuda Bay Emre şunları söyledi: Emre – Tabiatın iyi ahlâklarıyla ahlâklanan insanlar ölürken ekseriya yeşillikler, ağaçlar görürler. Hz. Muhammed (küllü şey’in yerci ilâ aslihi: Her şey aslına döner) demiyor mu? Tabiat ahlâkları da aslı yeşil olan tabiata dönerken yeşillikler görülür. Herşeyin aslı yeşildir. Türlü renkteki [...]
02 Kasım 1953 | Sayı: 85
25. 10. 1953 pazar günü söz dûa bahsine intikal etti. Bay Emre bu mevzuda şunları söyledi: Emre – Duâ, sevginin ifadesidir. Bu hâlin evveli, âhiri, ibâdeti, itâati sevgidir. İnsanı Allah’a ancak sevgi götürür. Şeyhlerin ve hocaların duâsı gibi duâya kulak vermemeli. Duâ’nın mânâsı nedir? - Çağırmak, davet etmek. Emre – [...]
16 Kasım 1953 | Sayı: 86
Sayın Doçent Cahit Tanyol’la olan konuşmanın, zaptedilebilen notları: Bay Emre, Tasavvufun, bizi bütün insanları sevmeğe götüren bir yol olduğunu söyleyince sayın Doçent şu mütalâada bulundu: - Fakat insanları sevmek kolay birşey değil. Emre – Evet, bir insanda kâinatta mevcut bütün şeyler mevcut olduğu gibi, bütün mahlûkâtın ahlâkı da mevcuttur. [...]
30 Kasım 1953 | Sayı: 87
Emre – Bir devre gelir ki ölüm yok. Fakat akıl bunu anlamaz, “Peki ölüm yok da babam, anam nereye gitti? diye sorar. Böyle bir sualin cevabı yoktur. Soranın anlayışına hâil olan şey, sorgusudur. Bu hâl, Mûsâ’nın Allah’a: “Seni göreyim!” demesine benzer. Allah da “Sen beni göremezsin!” diye cevap veriyor. Mûsâ’nın [...]
14 Aralık 1953 | Sayı: 88
28/9/952 de yapılan konuşmanın notları: Bu sohbete “A’mâk-ı Hayal” adlı kitapta geçen “Nokta-Elif” meselesi vesile olmuştur. Emre – “Nokta” “Elif” olunca, diğer harfler Elif’in, yani Allah’ın altında kalır. Elif, nutkun başıdır. Sükût ederken “Nokta” olur, “Nokta” ile beraber olur. Nokta’nın, bilinmek için harfe ihtiyacı var. Nokta ile ne değişiklikler yapar… [...]
28 Aralık 1953 | Sayı: 89
Bu sayımızda okuyucularımıza 15-9-952 de yapılmış bir doğuş şerhini veriyoruz. Bay Emre tarafından şerh edilen o doğuş şudur; Kitap I; Doğuş: 174 Âşık isen, aklında kir gezdirme, Gezdirip de aşkı senden bezdirme, Ârif isen, kimselere sezdirme; Sezdirirsen sana lâzımdır dayak. Hak ilmini cahile haber verme, Kâmil isen kimseyi ayrı görme, [...]
11 Ocak 1954 | Sayı: 90
Aşağıdaki sohbet; 7.5.1952 de Bay Emre’nin torunları Kutay’la Taptık’ın sünnetlerinde olmuştu. Söz, peygamberimizin hadîslerinden açılmıştı. Bay Emre bu konuda şunları söyledi: Emre – Peygamberimizin hadîsleri, “kelime, söz” şişesi içine konmuş “mânâ” esansına benzer. Biz bu mânâ esansı şişesini elimize almışız, dönderip aktarıyoruz, fakat bir türlü esansı şişeden çıkarıp da üstümüze [...]