Yüzünü gördükçe, erir yağlarım,
Eğer göremezsem durur, ağlarım;
Kalbimin içine, sen açtın yara,
Kendi damarımla, sarar, bağlarım.
Kendisinden çıkar, damlar kanları,
Dışına akarsa, boyar yanları;
Helâk eder kaşın, görmüyor gözler,
Sana temâs-eden birçok canları.
Bütün dertlilerin, sensin merkezi,
Belâ ile gamın, umman denizi;
Âfeti devrândır, iki yanağın,
Açıp gösterince, neyledin bizi…
Dünyâ, âhireti, sen ettin harâm,
Acep lûtuf mudur ey Gözü Karam?
Bu göz ile gönül, hükmüne geçti,
Şaşırdım, kendimi nasıl kurtaram?
Beni gaaibettim ben, seni buldum,
Aklımı şaşırdım, acep ne oldum…
Dünyânın lezzeti, çıktı fikrimden,
Âhın geldi, sardı, sarardım, soldum.
Hüzünle elemin, kalktı kapağı,
İstîlâ eyledi, taş ile dağı;
(Emre), göreliden, nur Cemâlini,
Kanlara boyandı gözünün ağı.
Zapteden: Fuzûle Tezcan
16.1.1957