Yere, Göğe Sığmıyan,
Dillerde gezer Rahman!
Bütün fırıldak senden…
Nerde bulur arayan?
Nedir gaflet uykusu?
Nedir hayat korkusu?
Sen verdin insanlara,
Çekildin, kurdun pusu.
Dedin: mekânım insan!
Bulana ettin ihsân;
Seni anlamıyana,
Söylersin: Sanki hayvan.
Kur’an der: Daha beter!
İşitenden akar ter;
Yüzüyün perdesini, (1)
Âşıka kaldır, yeter!
Onlardan gelmez zarar,
Ediyorlar intizâr;
Seni sevenler: melek;
Anlamıyanlar, azar.
Haktır nârınla nûrun,
Âsîleredir zorun;
Tecellîni görenin
Yürekleri olur hûn.
Onlarda vebâl olmaz,
Başka türlü hâl olmaz;
Sen hâline hâkimsin,
Fi’linden suâl olmaz.
Sensin (Şedîdül’ikaab),
Sana âittir hesap;
(Cemâl)ine tutundun:
(Celâl) perdesi, nikap.
Bulur, varıp dayanan,
Sözlerine inanan;
(Emre) seni aradı,
Ona göründün: insan.
Onunçün, bilmez fiil;
İçidir, dışı değil;
Siper edeyim diyor,
Durmaz, ağzındaki dil.
Zapt: S. Akgül, Ekrem Özhatay.
Saat:11.52 – 12.08
(1) Yüzüyün = Senin yüzünün. 14.3.1954