Yârab! neye benzer, bu garip insan…
Onlar ile dolmuş, bu fânî cihan;
Kimisine verdin yüce merhamet,
Dâimâ istiyor: eylesin ihsan.
Bâzısı, olmuştur, gaayetle zâlim,
Aslı yok şeylere, diyor ki: malım!
Bâkî kalacak mı? İdrâk eylese,
Der ki: (Hak bendedir, dışta hayâlim.)
Bâzısı, olmuştur büyük kumandan,
İster: bu dört bucağa hep doldursun kan;
Bâzısı ister ki şefkat eylesin,
Hepisi duruyor, dünyâda, el’ân.
Acep lâzım mıdır, bu celâl sıfat?
Cihan baştanbaşa, oluyor berbat;
Nârın ile Nûrun, biliriz, haktır,
Sâhibi bir iken, dağıtılmış ad.
Ben gaafil dururken, gitmiyor hoşa,
Her verdiğin emir, değildir boşa;
İçinde saklıdır, esrarlı Dilber,
Kimler rastgelirse, döner sarhoşa.
O (Yüz)den başkası, hayâle benzer,
Dünyâyı yüklenmiş hammala benzer;
Çeşitli seyredip, (ârifim)! diyen,
Emânet yaşayan meyyâle benzer.
Dünyâ akrebini, sanıyor yâkut,
Kendini sokarken, biliyor Mâbut;
İstîlâ eyledi aşk, seni (Emre)!
Sev, sevil, ayrılma, gayriyi unut.
Çünkü bu dünyâya direk değilsin,
Cehennem önünde melek değilsin;
Sana gül verildi, ebedî kokar,
Açıp da çürüyen çiçek değilsin.
Zapteden: İli Akgül
Saat:9.35
8.11.1956