Yârab! bu ne aşkdır, bu nasıl sevdâ…

Seninle birleştik, dönderen Felek!
Ninni deyim yavrum, güzelce uyu,

Yârab! bu ne aşkdır, bu nasıl sevdâ…
Aynanın içinden, edersin edâ;
Senin saçlarıyın birtek teline,
Nice âşıkların, olmuştur fedâ.

Bu nasıl ateştir, yanıp bitmiyor…
Nerelere baksam, ediyor zuhûr;
Sevmezsen incinir, sevsen incinir,
Kaçıp kurtulması, ne kadar zordur…

Bilmeyenler der ki: (Bu aşk günahtır;
Ona tutulanlar, bahtı siyahtır):
Halbuki âşıka, en büyük devlet,
Hayatta bir olur, öyle sabahtır.

Her taraftan çıkar, gözler önüne,
Kendini gösterir, o döne döne;
Dünyâ zindan olur, eğer vermezse,
Gözden zıyâsını, ay ile güne.

Bir kerre sevmesi, ihsâna benzer,
Bâzı melek, bâzı, insana benzer;
(Emre)! öğüyorsun, iyi seyreyle,
Senin methettiğin, bak, sana benzer.

Zapteden: Ekrem Özhatay
Gaziantep – Saat:15.10


1.9.1956