Yaktı beni (Ümmî Sinan),
Canım ona olsun kurban,
Boynum eğridir her zaman…
Kâmilleri methedeyim.

(Niyazi) geldi Mısır’dan,
Yorgan örtündü hasırdan,
Öylelikle bildi sırdan,
Kâmilleri methedeyim.

(Emre)! Haktan iste destur,
Eğer verir ise, olur;
Sen teslim ol, aşk söylesin,
Sözler hep yerini bulur.

Gördüm (Şeyhül’ekber)i,
Hep kâmillerin seri, (1)
Ben fakirin gönlüne,
Koydu hikmet cevheri.

Siz dinleyin sesimi,
Ne eyledi (Nesîmî)…
Yüzülmüş derisiyle
Gönlümdedir resimi.

(Yazıcıoğlu)na bak,
Aşkını verince Hak,
Yazar iken tutuştu
Elinde olan evrak.

(Şemsettin-i Tebrîzî),
Bir gece yaktı bizi;
Kurban olayım ona,
Yoktur şimdiden tezi.

Benzi sarı (Seyfullah),
Ben görünce ettim âh…
Bu yolda sararanlar,
Niçin bulmasınlar felâh…

Rûmî’dir (Eşrefoğlu),
Aşkı gönlümde dolu;
Onun için akıyor,
Gözümden dolu dolu.

(Sâdî) zülcenaheyndir,
Her dem tarifi dindir;
Onun izine giden,
Sözlerine emindir.

Seyret (Abdülkadir)i,
Her âşıkların pîri,
Ben fakirin gönlünde
Daim duruyor diri.

(Şeyh Ahmed-î Rufâî),
İhya etti Urfa’yı;
Ateşlerde pişirdi
Nice kuru kafayı…

Konya’da mevlâneler, (2)
Döndüler pervaneler;
Canını feda eder,
Aşk için divaneler.

(Hacı Bayrâm-ı Velî),
Her yanı tuttu eli;
Hep bunları ben gördüm,
Canı Hakka vereli.

(Yunus)tur benim başım,
Ondan vuruldu aşım; (3)
Dert ilinde gezerken,
Odur benim yoldaşım.

(Halil) benim efendim,
Ona satıldı kendim;
Nazarında gezerken,
Yok olmayı öğrendim.

Ayrılma (Emre), sakın,
O kapı senin hakkın;
(Halil) seni öldürdü,
Yokluktan kefen takın.

4.11.942


(1) Bu dörtlükten evvelkiler sekiz hecelidir ve başka başka kafiyededirler; böylece doğmuştur. Ser = baş, reis.
(2) Halk ağziyle “mevlevîler”.
(3) Aşı vurulmak = aşılanmak.