Vîrâne dünyâda, ey garip insan!

Ninni deyim, uyu, ey nazlı kuzum!
Acep kimler çizdi, hudûdumuzu?

Vîrâne dünyâda, ey garip insan!
Dostu bilir isen: Yaratan Rahman;
Sen de gaafil isen, gitme yolundan,
Evvelin topraktır, hem bir damla kan.

Gözünü açamaz, burada, mağrur,
Yolda nasıl yürür, gözlerden mâzur…
Etrâfı görmemek, azap değil mi?
Hedef olmayınca, tutulmaz huzûr.

Kendini terkeyle, ateşten kurtul,
Nefsin gaaib olsun, sende seni bul;
Semâya seyreden, dâim dolaşır,
(Beşer)den (Âdem)e, varıyor bu yol.

Kime emredildi, Secde-i Rahmân?
Uyan tâbi’ oldu; neyledi Şeytan?
Husran değil midir, inad eylemek?
Bilene açıktır, (Cennet-i İrfan).

Anlamıyan, bekler, dâim mahşeri,
Bunlar şaşırtmıştır, sefil beşeri;
Bilip teslîm olan, ne kadar rahat…
Zevkten gıdâ alan, sever mi şerri?

Görebilir isen: şimdi kıyâmet;
Zuhûr etmiyor mu, nice alâmet?
Kimsenin kimseden, var mı haberi?
Bilip de, aklını eyle selâmet.

Sen ağla da söndür, yanan tamuyu,
Ateşi yok eder, gözlerin suyu;
(Emre)! söylediğin, eylesin zuhûr;
Seni alır, yutar, bu (Yedi Kuyu)

Zapteden: Sevinç Akgül,
Namrun, Saat:17.00


25.7.1957