Tükenmemiş bu dünyânın savaşı,
Uğur olsun (Ellibeş)in yılbaşı;
Köküne bakılsa, tutar mı tarih?
Adedinen sayılır mı her yaşı? (1)

Evvelinin evveli yok, evvelî.
Hiç toprağın bilinir mi emeli?
Nice peygamberler, târîf eylemiş,
Bazıları nebî, bâzısı velî.

Bizlere söylenen, olmuştur rumuz,
Anlayım diyenler, sanmıştır ucuz;
Târîf edenleri, taşlamışlardır,
Eğer bir su donsa, mutlak, olur buz.

İdrâk ile, ölçü tutmaz âhiri,
Dış, toprak görünür, saklar Dilber’i
Bu küçük akılla, hiç ölçülür mü?
Terkedenler girer, ordan içeri.

Bilgi gaaibolur, (Dost)a bakarken,
Su gibi eriyip, hem de akarken;
Akılla, görgüyü, geri alırlar,
Kapıdan dışarı, tekrar çıkarken.

İlim hazînesi, olur mu yüzde? (2)
Bilirsek, saklıdır, her sırrı bizde;
(Emre) târîf eder, kimseler duymaz:
Dostu siper eden ışıklı gözde!

Zapteden: Selim Akgül.
Saat:16.00 Trabzon.


(1) Adedinen = Adet ile, sayı ile.
(2) İlim hazînesi satıhta olur mu? Derindedir. 31.12.1954