Sensin Evvel, sensin Âhir,
Yanana olursun Zâhir,
Seni gören olur tâhir;
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Sende huri, sende melek…
Biz yanıp da seni görek;
Sende kabul olur dilek,
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Sensin her gözlerden bakan,
Âşıkı cemale yakan,
Bizi gurbete bırakan…
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Her kulaktan sensin duyan,
Âşıkı ateşe koyan;
Gafletteyim dersin, uyan…
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Ben mücrimi edersin af,
Kalbim sensin, bedenim zarf,
Gözüm “Anka”, bedenim “Kaf”…
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Sensiz atamam ayağı,
Eğer çözülmese bağı…
Benim, sen Dostun çırağı…
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Sen dizildin katar katar,
Âşık, canı sana satar,
Âşık olan nasıl yatar…
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Âşıkın gelmez uykusu,
Gözlerinden akıtır su;
Bir avcıyım, kurdum pusu,
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Sen beni tuttun avladın,
Göz ateşine tavladın,
Yaktın, derimi kavladın… (1)
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Yakmaktır senin âdetin,
Yoklukdurur (2) ibadetin;
Amma bu yol gayet çetin
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

Seni gören razı olur,
Her mekânda seni bulur,
(Emre)ye görünsen nolur…
Sen bizlere seni göster.
Âşık olan seni ister.

23.9.942


(1) “Kavlattın” yerinde ve kafiye zaruretiyle böyle kullanılmıştır.
(2) Yokluktur. Eski “fi’l-i cevherî”nin müfred gaibi olan “dır”ın en eski şekli olan “durur” kullanılmıştır.