Senin değil midir, el ile ayak?
İlmini söyliyen dil ile dudak?
İznin olmaz ise, hareket etmez
Yüzünü seyreden gözdeki kapak.
Senin değil midir, bahçeler, bağlar,
Düpdüz ovalarla, taş ile dağlar?
Aklına düşenler, çekiyor hicran
Eğer gülmez isen, onlar hep ağlar,
Ateşe düşüren, senin Cemâlin,
Hayatlar bahşeden, hem de visâlin;
Kimde bir kuvvet var? merkezi sensin
Hepisine olmuş, perde, Celâlin.
Açarsan nerdedir, küfr-ile îman?
Yokluğa karışır, devirle zaman;
Ehline âşikâr, değil kapalı:
İbâdetten evvel, tefekkür, irfan.
Aşka düşme ile sona erilir,
Seni görse ölü, derhâl dirilir;
Bakan ile gören, Sen değil misin?
O, bir ilimdir ki, Arşa serilir.
Âdemin gözüdür, söylenen (Kandil),
İşâret-eyliyen: nutkeyliyen dil;
Bu ne muammâdır, sırrı ilâhi…
Kullar nasıl çözsün, olmazsa delil?
Evvelden kurulmuş, böyledir erkân,
Akılla uğraşan, bulmamış imkân;
(Emre), tutuşunca; bildi, anladı,
Her âşık gözleri, eyledi mekân.
Zapteden: M. Görgün.
Saat:13.50
26.12.1962