Senden ayrı değil, insan varlığı,
Aşk gelirse, kaplar bahçeyi, bağı,
Yüzünün ışığı, ziynet eylemiş
Deryâyı, karayı, ummânı, dağı.
İbrâhim, görünce, girdi ateşe,
Yûsuf, seyredince, Yedi Kardeşe;
Tadını bilmiyen, kaçıyor geri,
Âşıklar yanıyor, hep düşe düşe.
Gönül! lezzetini, pervâneden al,
Yanında dönmeyi, Mevlâne’den al;
Mecnûn ile Leylâ, ibrettir sana,
Aşkın lezzetini, dîvâneden al.
Nicesi bakınca, eritti canı,
Seyredemez oldu, iki cihânı;
Kimisini atar, ayak altına,
Arkadan, gezdirir, hep âsümânı.
Âşık neler çeker, aşkın elinden…
Feryâdı duyulur, yanık dilinden;
Cehennem ateşi, ondan, hep söner,
Gözlerinden akan mânâ selinden.
Târîf etmek için, misâli yoktur,
Konuşmak için de, bir hâli yoktur;
Dünyânın güneşi, bir karar kalmaz,
Aşkın güneşinin zevâli yoktur.
Her gelenler gider, tutamaz mekân,
Vakıt sandığımız, hepsi de bir ân;
Onlar helâk olur, (Emre)! güvenme,
Dilinden söyleyen, yaşıyor her ân.
Zapteden: Turgut Akkaş, Muzaffer Özmengü.
Saat:6.00 – 6.11
28.5.1955