Sen karayım diye, yerinme kahve! (1)
Mutlakaa lâzımsın tiryâki eve;
Eğer pişirip de getirirlerse,
Alır da içeriz, biz seve seve.
Nurlara bezenmiş tene benzersin,
Kaşlar ortasında bene benzersin;
Kimseler bilmiyor, senin kadrini,
İnci, mercan gibi, dâne benzersin.
Ağacın üstünde, (Tûr)a benzersin,
Dâim balk balk eden nûra benzersin;
İçini görmeyen, kapkara bilir,
Semâdan dökülen kara benzersin.
Kadrini bilmeyen, veremez kıymat,
Yağında gizlidir yararlı hayat;
İçinden fışkırır çeşitli ışık,
Girip de görmeyen, zannediyor mat.
Misâl olmuş sana, gözlerin şâhı,
Gökten indirirsin, gün ile mâhı;
Âşıklar, durmadan, gece ve gündüz,
Senin için eder, durmadan, âhı.
Alırsa lebinden, ölü, bir yudum,
Aşkın lezzetinden, olur mu mahrum…
(Emre) seyredince, senin içini,
Boynu bükülmüştür, olmuştur mazlum,
Zapteden: Fuzûle Tezcan.
Gaziantep – Saat:14.20
(1) Yerinmek = Kendikendini kötü görmek, kendikendini kınamak. 27.8.1956