Pervâneler gibi döner,
Bu aşktan verirmiş hüner;
Mevlânın yaktığı ateş,
Ne biter ve ne de söner.

Dönerek kıvılcım atar,
Temiz gönüllere batar;
Senin aşkına tutulan,
Ne uyur ve ne de yatar.

Yüzünü gören, unutmaz,
Başka bir sevdâyı tutmaz;
Aşkın, isâbet edeni,
Her dâim yakar, uyutmaz.

Aklını takmaz canına,
Bir hâl getirmez yanına;
Sende sallanan bu zilfin. (1)
Takılırsa gerdanına.

Tutturdu, ne etti bizi…
Tâkîbettiriyor izi:
Âşık gözünden akan yaş,
Doldurur nice denizi…

İçen, vermez cana kıymat,
Dimağında bulunmaz tad;
O deryada kim ki yunur,
Bulur hiç ölmedik hayat.

Aklı bilmez, söyler dili,
Anlamıyan, diyor: deli!
Mevlâ ile bir olanın,
Görünüşüdür delîli.

Bu dünyâyı eder zıyâ,
Bir renk eder, koymaz boya;
(Emre) kendinden geçince,
Sevişiyor doya doya.

Zapteden: Suphi Kükürt, Mehmet ve Ekrem Özhatay, Aziz Lâyık, Salih İnan, Ş. Kutkan
Saat:22.55


(1) Zilfin = Zülfün, saçın. 31.12.1953