Oynar, kurtulmak umar,
Sen gözünü aç, yutar;
Dostun yoluna ütüz, (1)
Budur hakikî kumar.

Oyna, canını ütüz,
Öylelikle görür göz;
O gözü görür görmez
Gönüle basılır köz.

Göz görse, renk dağılır,
Sadece Cânân kalır;
Sevgili Dilber ili,
Anca (2) kendini alır.

Orda sürer hükmünü,
Âşıka döner yönü;
O yüzü kim görürse
Hergün eder düğünü.

O zapteder meydanı,
Bize verir ihsanı;
Uyan gözlerim, uyan,
Sen gözlerinden tanı.

Yanına var, karşılaş,
Seyr et, devletlidir baş;
Kim yanına varırsa
Gözlerine dolar yaş.

Keyfinden durmaz ağlar,
Gönlünü ona bağlar;
O gönüle girenler
Mümkün mü bulmak karar…

Sanki tutar badeyi,
Bekliyor içsin deyi (3);
Zehir olsa da al iç,
Bu aşk her şeyden iyi.

(Emre), içmek gayet zor,
Al iç de sen ol mahmur;
Hiç insafın yok imiş,
Elini bâdeye vur.

Sen sana et merhamet,
O sana etmiş himmet;
Bu aşktan sen sarhoş ol,
Gözü mahmuru seyret.

Cihandan doymadın mı?
Rumuzu duymadın mı?
Yeter artık sevdiğin
Kervana uymadın mı?

Gider de konar, göçer,
Ona uymazsan eğer;
Cihana güvendin mi,
Bu ömür çabuk geçer.

Bu dünyayı tuttun has,
Gönlüne ettirdin pas;
Sevip yemediklerin,
Düşmana kalır miras.

Bilmedin, dedin evlâd,
Dimağına yaptı tad;
Bu nedamet lezzeti
Seni ettirir feryad.

Birgün gelir Azrail,
Kurtulmak kabil değil
Can gözünü aç da bak,
Hâlini eyle tebdil.

Gözleri eder par par,
Kuvvetli pençesi var;
Canı, nasıl tutarsa,
İzin almıştır çarpar.

Nerdedir Âdem Ata?
Hitam verdi hayata;
Yakayı al dünyadan (4)
Seni de eder mevta.

Öldürür birdenbire,
Konu komşular göre;
Bu sevdiğin bedeni
Defnederler kabire.

Bedenden kesilir ter,
Duyduysan, bu söz yeter;
Oğlum, kızım dediğin,
Çıkmasın diye örter.

Mala olurlar ortak,
Eğer gözün varsa bak;
Bu hâle güç yeter mi?
Burdan geçmez her ayak.

Aklın varsa ol fenâ (5),
Canı teslim et ona;
Birgün bir devir gelir,
Bu hayat erer sona.

Canlısın, ol imtihan,
Sana düşman bu cihan;
(Emre) ! yürü de ulaş,
Seni bekliyor Sübhan.

Durmaz gönderir haber,
Seviyor, seni ister;
Sakın bir şey götürme,
Yokluk götür de göster.

Yok ol, eyle iftihar,
O, yok olana bakar;
Yokluk ile gidene
Saraydan karşı çıkar.

Sakın götürme bir var,
Hak kapısı gayet dar;
O kapıdan girerken
Vâr olanları sıkar.

Ondan al çaresini,
Sil yüzler karasını;
(Emre), âşıklar için
Sarf ediyor sesini.


(1) Ütüzmek = utulmak, kumarda kaybetmek.
(2) Anca = ancak.
(3) Deyi = diye.
(4) Dünyadan yakanı kurtar.
(5) Fânî yerinde kullanılmıştır. 18.11.945