Neden, kimse bilmez, edilse şefkat?
Evvelden böyledir, dâim Hakîkat;
Ehli olanların, dimâğı alır,
Gözünen görünmez, rahmetlenmiş tad.
Anlamıyanlara, geliyor acı,
Ondan başka olmaz, gönül ilâcı;
Bâzısı alırsa, oluyor ihyâ,
Hazmetmiyenlere, veriyor sancı.
Ben ne eyleyim ki, edilmiş karar,
Çoğu, kötülükten, menfaat arar;
Bazı ölüleri, ediyor diri,
Bâzı dirilere, oluyor zarar.
Mutâbık görüyor, mânânın ehli,
Hakîkatı söyler, herkese dili;
Nice akıldâne, doğru söylerken,
Bu halkın gözüne, görünmüş deli.
Onlar, kimselerden, istemez taltîf,
Gözlerinden bakar, o (Rûh-u Lâtif);
Bilgileri gezer, Arş-ı Âlâyı,
Gezdirdiği beden, görülür zayıf.
Onların dilleri, hayattan pınar,
Konuşup söylerken, iyilik anar;
Yaratılan kula, zarar olunca,
Bîçâre (Emre)nin, yüreği yanar.
Bir dem gelir, herşey, görülür kemâl,
Merhametsiz huylar, buluyor zevâl;
Gönül! gördüklerin, yerliyerince;
Herbirine seyret, sen de ibret al.
Zapteden: Neş’e Emre
Saat:11.45
18.8.1955