Ne sırlar saklıyor, âhû gözlerin,
İçindeki mânâ, ne kadar derin…
Ateşi kalbimi, yaktı, bakınca,
Tesellî etseler, olamam serin,

Dışıma bakanlar, gam yoktur sanar,
İçime girseler, onlar da yanar;
Vücûdum gölgedir, aslı içinde,
Etrâfında nice, dönen dertli var…

O derdin hekimi, cerrahı yoktur,
Ferah eyliyecek, bir âhı yoktur;
Vardır çok hastaya, nice tesellî,
Bu “gönül derdi”nin, ferahı yoktur.

Çırpınıp kaçsan da, yoktur kurtuluş,
Uçup kaçamazsın, olursan da kuş;
“Gönlümü Yaradan”, ben doğar iken,
Eliyle ateşi, berâber koymuş.

Görmek istiyeni, yakalıyor “zan”;
Böylece eylemiş, kaanûnu yazan;
Dış ateşlerinin, nişânı vardır,
Bu ateş yakarken, olmuyor duman.

Anlayım diyenler, hayrette kalır,
Taklitle bakanlar, “izzet”te kalır;
Yokluk âlemine, garkoldu (Emre),
İçini görmiyen, nefrette kalır.

Zapteden: Fuzûle Emre


15.11.1953