Ne oldu bize yine…
Büründük bir kefene;
Âşık ona denmeli,
Bir kıble bulup döne.

Orda ede salâvat,
Kabul edile hâcât;
Nûru ilâhî orda;
Evvel görülür afat.

İçinden çıkar Rahman,
Beraber olur o can;
Gel, gönül, acele et,
Ulaş, kopmadan tufan.

Su kaplıyor her yanı,
Hazır etmiş tufânı;
O gemiye binmiyen,
Tufana verir canı.

Görülmez bu su, boğar,
Boğmaya adam arar;
Gözü açık olanlar,
Seyreder, etmez inkâr.

O gemidendir gidiş,
Gidene yoktur geliş;
(Emre), gidenler ile
Sen varlığını değiş.

Boşa gitmesin emek,
Değiş de ol sen melek;
Niçin kabul olmasın
Riyasız olan dilek?..

Gitse bu varlık boya, (1)
Onunla bile (2) riya,
(Emre) şüphe eyleme,
Odur “Beyt-i Kibriyâ”.


(1) Varlık denilen bu boya ve onunla beraber riya da giderse, o gönül, hiç şüphe yok ki “Beyti kibriya” dır.
(2) Beraber. 8.9.1946