Nasıl metheylesem, ben bu insanı…

Biribirisine, benzemez, bir kul;
Bir ânım bir ânı, tutmaz oluyor,

Nasıl metheylesem, ben bu insanı…
Eğer Mevlâ, etse, bana ihsânı;
Kudret ile kuvvet, kendisinin hep,
İsterse söyletir, bana lisânı.

İstediklerine, ediyor himmet,
Göze görünmedik, en büyük devlet;
Âşıkın gözünden, dâim fışkırır,
Bize delîl olan, (Nûr-u Muhammed).

Yönümüzü dönsek, bilip biz ona,
O, gelir, karışır, verdiği cana;
Eli ile yapmış, kendisi için,
Bu vücut görünür, en büyük bina.

İki göz vermiştir, benzer kandile,
Severek bakıyor, âleme, ele;
Felekiyyat alır, ordan gıdâyı,
Târîfi gizlenmiş, söyleyen dile.

Sırr-ı ilâhînin mekânı: âdem;
Bozulmaz usûl ü erkânı: âdem;
Sâdıklar derdinin, aşktır devâsı,
Başka bir yol yoktur, imkânı: âdem.

Âdemden çıkıyor, Rahmânın sözü,
Oradan parlıyor, her dâim yüzü;
Cenâb-ı Mevlânın, odur aynası,
Görenin, karışır, gözüyle gözü.

Bir kerre seyreden, oluyor gaaip,
Arzû sâhibine, gelir acâip;
(Emre) çok aradı, hiç bulamadı,
(Gönül Sâhibi)nden başka bir sâhip.

Zapteden: Fuzûle Tezcan
Saat:13.40


27.1.1959