Leylâsız Mecnunsun, sahrâ gezersin,
Gözüyün yaşıyle, hayat özersin;
Her canlı cemâle, olmuşsun meftun,
Onlarda esrârı, bilir, sezersin.
Dolanır, gelirsin, yine (Merkez)e,
İzler bırakırsın, seyreden göze;
Bir katraya benzer, ahvâlin senin,
Rahmet doldurursun, nice denize…
Nereye baksalar, seni görürler,
Saklanıp durduğun teni görürler;
Gaafil insanlara, hayret ederim,
Günâha bürünüp, beni görürler.
Bütün taş atanla, yine bir canım,
İçinden bakana, dâim hayrânım;
Görüp de görünen, ebedî Bâkî;
Yüzler yaşar isem, geçer, bir ânım.
Kime bâkî kalmış, bu fânî cihan?
Huzur mu bulunur… Çünkü bir zindan;
(Lârâhat fiddünyâ) söylenmiş; tamam;
Böyle halkeylemiş, Yaratan Rahman.
Yüzbinde birisi, bu sözü duyar,
Öyle karâr etmiş, Sevgili O Yâr;
Yüzüne gülüyor, aldanma (Emre)!
Kaplan gibi vahşî, canına kıyar.
Zapteden: Fuzûle Emre
Saat: 8.30
27.9.1955