(Lâyüs’el)sin Cânân! (ammâ yef’al)sin;
Akıllar anlamaz, böyle bir hâlsin;
Gaayetle Güzelsin, hem de (Cemâl)sin,
Yüzünü göreni, zelîl edersin.
Âşikâr edenler, dâim taşlanır,
Kimi inkâr eder, kimi hoşlanır,
Bir (Ümmülkitab)dır, böyle başlanır,
İkmâl edenleri, delîl edersin.
Okuyan sendedir, sensin okuyan,
Bu acı kaanûnu, acep kim, koyan?
Sana âşıklara, olursun ayân,
Seni sevmeyeni, alîl edersin.
Yüzüyün perdesi: (Büyük Tenezzül),
Her kul edemiyor; zordur tahammül;
Senin mekânındır, bir harap gönül,
İçine girer de, kâmil edersin.
Ordan ötesine, ilim eremez,
Tabîatı seven gözler göremez;
Gaayetle ağırdır; akıl diremez, (1)
Hâlü ahvâlini, tebdîl edersin.
Uzaktan bakana, hor görünürsün,
Yanına varana, zor görünürsün;
Kalbine ateşi kor, görünürsün,
İçini, dışını (Cemîl) edersin.
(Emre) yaklaşınca, neyledin onu…
Bir ateşe attın, bulunmaz sonu,
Etten, tenden, verdin, giydirdin donu;
Bütün âzâsını, bir dil edersin.
Zapteden: Rûşen Mirici
Saat: ?
(1) Diremek = Bir ağırlığı, bir yükü taşıyabilmek. 20.4.1957