Kimsenin kimseden yoktur haberi,
Görmeden, bilmeden sever Dilberi;
İkrah eder, Hakkı eğer göstersen:
Hicabı kendinden; seyreder kiri.

Saklanmıştır, kendi umulmaz yere,
Onun ile dolu ay, güneş, küre;
Muhammed emridir, Kur’anda gizli,
Canından geçenin gözleri göre.

Gören, dinliyemez bütün elleri,
Onu meftun eder Dostun dilleri;
Birçokları haberi almak ister,
Görenlerin lâl oluyor dilleri.

Tutmak lâzım daim Dilbere huzur,
Sonra, olmak lâzım âleme menfur:
Define aranır viranelerde;
Kıymeti çoktur da enginde durur.

Bilenler boynunu toprağa eğer,
Her vârı bırakır, toprağı över;
Hakikat kanunu böyle kurulmuş:
Her ne ki atılır, toprağa değer.

Ne ederlerse eder tahammül,
Yetiştirir âsi kullarına gül;
Bütün âlem sana taş atsa bile,
(Emre), sen sıkılma, tahammül et, gül.

Kimler ne söylerse Mâşukundan bil,
Bütün sözler Haktan, tercümandır dil,
Gelip geçen hali dinlemedin mi?
Meşakkat çekmeden kim olmuş (Kâmil)?


15.6.1948