Kimi meyyaldir altuna,
Haşrolurlar daim ona;
Bir hale meyyal değilim,
Mevlâm! ben âşıkım sana.
Gönül neden olmaz âşık?
Mevlâm! seni gören, ayık;
Put olur senden gayrisi,
Sunam! sana tapmak lâyık.
Sen var iken sevmem eli,
Beni kabul et Sevgili!
Seni medheder dört kitap
İkmal etmiş Arap dili.
Bırakmamış hiç bir noksan,
Onun için denmiş Kur’an;
Tekâmülü: (İsm-i Âzam),
Okuyor yok olan insan.
Okuyunca olur dellâl,
Başka varlık olur hayal;
Arzu ile soranlara,
İlân eden, oluyor lâl.
Üç yerinde vardır mühür,
Esir etmiş bırakmaz hür;
O mühürler çözülmeden,
Arzu eden, nasıl görür…
Kendi basmış, kendi çözer,
Çözmek için durmaz gezer;
Teslim olup da çözdüren
Mühürü çözene benzer.
Olmak lâzım ona teslim
Kur’anda gizli bir ilim;
Bu bir esrar bilgisidir,
Okuyamaz zâhir âlim.
Yazılıdır et üstüne,
Aç kalmak lâzım çok sene;
Cana, vara kıymet veren,
Yakın olamaz bu dine.
Onlar geçemez başından,
Gıdayı veren aşından;
Bakma ile görülür mü
O Sultan, saray dışından?..
Harabolsa ten duvarı,
Eğer unutursa vârı,
Üryan olur; seyir eder,
Meydana çıkarır Yâr’ı.
Tarif etmiştir Muhammed,
Değil mi bizlere ibret?
Yalınayak gitmedi mi?
Tenezzül etmek marifet.
O, bıraktı kibri, kini,
Böylece buldu bu dini;
Manevîdir, daim bekler
Razı olup da gideni.
(Emre), çabuk yürü, ulaş,
Geri kalınğ, olma yavaş;
Senden sana yakındır Dost,
Uzak görme, sende, yaklaş.
5.5.1948