Kim muraz almıştır, dâri dünyâdan?
Ebedî yaşamış, hangi bir insan?
Tatlı gibi durur, şiddetli zehir,
Evvelâ güldürür, ettirir efgan.
Durmadan çattırır, nice kardaşı…
Burda yok ettirir, devletli başı;
Kendisinden başka, varlık istemez
Ne kadar hasettir… var mı yoldaşı?
İstediği yerde, dönerek gezer,
Eline geçenin, kalbini ezer;
Kendinden doğanın, ilk çamurunu,
Yaşamasın diye, kan ile özer.
Emdirip, büyütüp, ediyor esîr,
Keyflendirip, sonra, hem müteessir;
Âdetini almış, Ulu Tanrıdan,
Kimseler edemez, zâlime te’sir.
İçinde gezenin, gözünden bakar,
Nur gibi gözlerlen, su olur, akar;
Sevenlere dâim, çok eder zulüm,
Cesâreti çoktur, âşıktan korkar.
Çünkü onlar, bilmez, çeşitli hesap,
Her vakıt içerler, Mevlâdan şarap;
(Emre) seyreyledi, ardına koşmaz,
Sırrını anladı: gördü ki: serap.
Ardına yürüyen, dâim yorulur,
Susuzluktan yanar, bulamaz huzûr;
Çeşitli görünür, hiç aslı yoktur,
Bilmeyip seveni, eyliyor mağrur.
Zapteden : Selim Akgül
Saat:8.45
22.2.1954