Kendimden geçince, ettin tecellî,

Ne güzel yaratmış, Nakkaş-ı Âlem…
Yüzünü gördükçe, erir yağlarım,

Kendimden geçince, ettin tecellî,
Kalbimi okşuyor, aşkıyın eli;
Her zerre konuşur, duyar kulağım,
Kimseler bilmiyor. bu bir kuşdili.

Candan dinledikçe, yanar içerim,
Gözler ışığından, bâde içerim;
Ebedî sarhoşluk, istîlâ etti,
Aklım, fikrim gider, benden geçerim.

Bütün bu hâlleri, o Mevlâ eder,
Her damarlarımı, istîlâ eder;
İşiten kulağa, gören gözlere,
Şefkati çok boldur, esselâ eder. (1)

Zor olan: bir duymak, bir de duyurmak;
İlim burda durur; yürür (Enelhak);
Îman küfür olsa, küfürler îman,
Karanlıklar biter, (Yüz), olur berrak.

İlimler düşmanı, cehil değil mi?
Her yerden söyleyen, bir dil değil mi?
Kulağı işitmez, gözü var, görmez;
İdrâk eylemeyen, alîl değil mi?

(Emre)! söylediğin, gaayetle ince,
Mevlâ yaratmıştır, yerli yerince;
Kemâl-i ilâhî, sırr-ı Hudâdır,
Esrâr bozulmaz mı, herkes görünce?

Zapteden: Neş’e Kayalıyük
Saat:13.35


(1) Esselâ etmek: Alenen, yüksek sesle çağırmak, dâvet etmek. 17.1.1957