Kâh bu gönül zindan olur,
Hayatına pişman olur,
Bazı çıkar gök yüzüne,
Seyir eder, handan olur.

Yıldızlar ile yarışır,
Aya, güneşe karışır,
Lânet ettiği şeytana,
Lutfunu eyler barışır.

Hiçbir vakit tutmaz karar,
Sıkıntıya düşer, kaçar;
Bir dem gelir, düşman olur
Dostum deyi (1) döner, arar.

Hikmetinden olmaz sual,
Her varlığa eder visal;
Bir adı “Şedîdül’ikab”,
İmhâl eder, etmez ihmal.

Ne ederse kendi eder,
İşine karışsan eğer,
Karışanın eli ile
Affettirmek için döğer.

Güvenilmez celâline,
Cevap yoktur sualine,
Neylerse kendisi eyler,
Sakın tutulma alına. (2)

Bilinmez onun hikmeti,
İsterse eder rahmeti;
(Emre) onun için çeker,
Razı etmeğe (3) zahmeti.


(1) Deyi = diye.
(2) Al = hile.
(3) Etmek için. 4.8.1946