İki torun ağlar gine,

Sanki biz de geldik, fânî cihâna…
(Lâyüs’el)sin Cânân! (ammâ yef’al)sin;

İki torun ağlar gine,
Biz sallarız döne döne;
Kader böyle; taksîm oldu:
Biri Dede, biri Nine.

Çok şükür ki beşik dolu:
Iğramağa, verdi kolu, (1)
Bilmiyenler sâhip çıkar,
Evlâd amma, Hallâk kulu.

Mevlâdandır bu vazife,
Benziyorlar bir necefe;
Ne tılısım bu sevgiler…
Eğleyenler düşer keyfe. (2)

Sanki bizim ahfâdımız…
Böyle geçti ecdâdımız;
Muvakkat bir zaman için
Söylenecek bu adımız.

Bunlar kalır, biz göçeriz,
Bir bâdedir, hep içeriz;
Bu, hayâlet köprüsüdür,
Sıra gelir de geçeriz.

Varlık, kalır, bil, arkada,
Böyle takdîr etmiş Hudâ;
Dünyâ, bizi kapmak için
Her şeylerden eder edâ.

(Fitne), demiş, (evlâdüküm),
Arkasından, (emvâlüküm);
Korkma (Emre)! hiç edemez
– İdrâk ettin- seni mahkûm.

Zapteden: Fuzûle Tezcan
Saat:16.12


(1) Iğramak = Beşiği sallamak.
(2) Eğlemek = Avutmak. 22.4.1957