Hayâtın yoluna, (kader) dediler,
Her gelen, oradan, gider dediler;
Eğer hoş görmezsen, çekersin azap,
Cehennem nârına, (keder) dediler.
İbret ile seyret, sağ ile sola,
Ne tatlı eylemiş, anlayan kula;
Başa gelenleri, bilmez kimseler,
Gözüyle yazmıştır, yaratan Mevlâ.
Kimisine verir, dünyâda çok mal,
Gaflete düşürür, hep olur hayâlll;
Nasîb-olmuş iken (Bitmez Hazîne),
(Mâneviyyet) denen, (Mânevî Visâl).
Sebebi senmişsin, bütün gafletin,
Çıkarıp soyunmak, gaayetle çetin;
Yerli yerincedir, olmaz şikâyet,
İçinden çıkana nasip, devletin.
(Lâyüs’el)dir, hem de, (ammâ yef’al)dir
(Celâl)ine saklı, böyle (cemâl)dir;
(Bilenle bilmiyen), bildik, (bir olmaz),
Azmi olmıyanlar, bil ki ihmâldir.
Nârın ile nûrun, biliriz haktır,
Tasdîk-eylemeyen, görmez ahmaktır;
Dünyâ dedikleri, hazan ağacı;
İnsan dedikleri, birer yapraktır.
Zamânı gelince, sararır, düşer,
İdrâk-eyleyemez, neylesin, beşer…
Gözlerini aç da, sen kurtul (Emre)!
Bilmiyen göremez; kurulmuş (Mahşer).
Zapteden: Emine Başman.
Namrun, Saat:20.10
23.4.1960