Hayat bir aynadır: gülersen, güler,
Seyret, nasıl açmış, sallanır güller…
Ateşten geçerse, sükût ediyor,
Misâl: mangaldaki, uyuyan küller.
İkisi de ferah; bunlar gam tutmaz.
Gamı unutmuşlar, zevki unutmaz;
Genç iken sevdâya, tutulmuş gönlüm,
Bu aşkın ateşi, yakar, uyutmaz.
O Yâr gelir ise, gözgöze karşı,
Tekrar tâzeliyor, gelip ataşı;
Dünya bilginleri, nasîhat etse,
Neyleyim, çekemem o aşktan başı.
Tavsiye ederler: îmânı, dîni,
Durmadan yakıyor, kaşları beni;
Farz ve sünnet ile, kim tehdîd eder
(Kara kamyon) ile Dosta gideni?
Bildirmek isterim, kimse anlamaz:
(Elfakru…) diyene, farz mıdır Hicaz?
Secdesiz, rükûsuz, târîf edilmiş,
Dâim kılıyorlar, (Mevtâ)ya namaz.
Canı olmıyanlar, bilir mi Sünnet?
Hiç inkâr edilmez, doludur hikmet;
Sultan kapısında, çalışanlara
Görünmez, bilinmez, verilir ücret.
Seni aldatmasın, (Emre)! bir hayâl:
İstîlâ eyledi, gördüğün Cemâl;
Seyrederek çektin, birçok emekler,
Doya doya seyret, olmuştur helâl.
Zapteden : Fuzûle Emre
Saat: 12.15
19.12.1952