Gözünden alınır tadı;
(İsmâil Emre) dir adı;
Çalan (İsmâil Emre)nin,
Oynıyanı da ahfâdı.
Biri oynar, biri çalar,
İkisi de zevka dalar;
Çalan ile bir, oynıyan;
İkisi eder âhuzar.
Deden çalar, sen de oyna,
Fırıldak dön kana kana;
İçinde bir renk görünmez,
Karşı dursa iki ayna.
Ancak bulunur bir zıyâ,
Benzer güneş ile aya;
Târîf edilen Tevhîd, bu:
Varlık gitse, kalır Mevlâ.
Yıkılsa benlik kal’ası,
Ölür şerri ve belâsı;
Dede söyler, torun oynar,
Dinleyip yazar halası,
Herkesin gider hoşuna,
Aşk hâli, değil boşuna;
Kara taş olursa, erir,
Aşk, kimin konsa başına.
Bütün varlık gelir, geçer,
Göçebedir, konar, göçer;
Birgün gelir, irâdesiz,
Ecel şerbetini içer.
Acep nere gider bu can?
Gaaibolur güzel insan?
Hâşrolduğun şeyler bekler;
Bizim matlûbumuz: Rahman.
Olmayız bir şeye mağlûp,
Biz (Dost)a değiliz mahcûb;
Bizim bilgimiz: (Akl-ı Küll);
Anlamıyan, diyor: meczup.
Cânân söyler, Cânân duyar,
Gören O, görünen: o Yâr;
Hâlimizi anlamıyan,
Biz biriz, ikiye sayar.
Burda tekmil olmuştur yol,
(Burada, diyorlar, kurtul!);
(Emre)! taklîdin kalmasın,
Var, (Bilen)de sen de yok ol.
Zapteden: Fuzûle Emre
Saat:10.20
Not: Bu doğuş, Emre’nin torunu küçük İsmail hoppalada oynarken doğmuştur.
24.12.1953