Gönül! sen bu sabîye bak:
Gözlerinden atar şafak;
Açılmazsa eğer kalbi,
Simsiyah görünür toprak.
İçi Mevlâ, dışı kuldur,
Tasavvufta bu, usûldür;
Kaşlarının, Hak, ortası,
Dost eline doğru yoldur.
Görünüyor ebediyyet,
Biz bakmağa ettik niyet;
Kolay olan kıymetsizdir,
Çekmek lâzım çok eziyet.
Güzel yapmış o San’atkâr,
Bir görenler, etmez inkâr;
Bu dünyâya niçin geldin?
Anla: değil başka bir kâr.
Hiç ölür mü mânâ bilen?
Fâni olur, boşa gülen;
Nice târih biz dinledik:
Nerededir evvel gelen?
Çok dillerde gezer ismi,
Topraklarda çürük cismi;
Taş üstünde seyredilir,
Hükmedenin, bâzı, resmi.
Söyleniyor, bâzı, hâli,
Kalmamıştır bir hayâli;
Aşkta fânî olanların,
Mevlâyadır hep visâli.
Edilmiştir böyle karar,
Her tohumda nice hâl var…
Bu (Emre)nin mânâ gözü,
Uyuyamaz, Onu arar.
Zapteden : Fuzûle Emre
Saat:9.45
Not: Bu doğuşda Emre’nin torunu küçük İsmail hoppalada oynarken doğmuştur.
8.2.1954