Gelip geçen hali unutmaz insan,
Bir zaman toplanır, edilir harman;
Bu ağızdan çıkan sadayı işit,
Bazısı ihsandır, bazısı hicran.
Yapılan haller de çıkmaz hatırdan,
Bazıları olur dertlere derman;
Gönül dedikleri ne kadar büyük…
Aldığını almaz başka bir umman.
Ona âgâh olmak, değildir ucuz,
Huda demiş: gönül, bir levhi mahfuz…
Anlamıyana söz, geliyor küfür,
Her yemeğin tadı değil midir tuz?
Mevlâ mekânıdır, biçilmez kıymat,
Orda hitam bulur, bütün giden hat;
Hallerine dikkat eyle İsmail,
Bir dahi yer tutmaz, kim edilir tard.
Evvel misal olsun sana Azâzîl,
Âlim uyar ise, oluyor cahili;
Aklını, fikrini uyarak çalar,
Teslim olmuş, öter nice yüzbin dil…
Sen ondan kurtul da Hudaya yaklaş,
Kolay kurtulmuyor ona uyan baş;
Tatlı tatlı seni teslim alır da,
Döner, âlemlere, sonra, eyler farş.
Gece gündüz durmaz, gönüller gezer,
Girdiği gönüller kendine benzer,
Gülerek dişleri çıkar dışarı,
Çiğniyerek, senin kalbini ezer.
İçine, dışına o doldurur kan,
Gözlerini boyar oradan akan;
Fayda etmez sonra uyanırsan da
Neyliyelim, eğer olsan da pişman.
Sen gaflette durma, geçmeden zaman,
Kurtarmak istiyor Hazreti Rahman;
(Emre), yönü dönder, çağırmış iken,
Sadayı işitmez uyuyan insan.
10.2.950