Geleni çağırır (Deniz),
Bâzıları bırakır iz;
Gelen, yolcu; giden, yolcu:
Birgün olur, yürürüz biz.
Şükür olsun, oldu mâlûm,
Bilmekten değiliz mahrum;
Bu iki yüzlü dünyâya,
Aşk bizi etmedi mahkûm.
Değiliz onun muhtâcı,
Çünkü bildik: sonu acı;
Bu nefse gaalip olunca,
Aldık, giydik hâkim tâcı.
Arşa ulaştırdık başı,
Giderken seçtik yoldaşı;
İki Cihânın Sultânı
El eder, hem çıkar karşı.
Görünce, kalmadı kesret,
Ne cehennem, ne de cennet;
(İrfan Eli)nin bahçesi,
Göründü, eyledi vahdet.
Hayâl imiş anca, (esmâ), (1)
Çeşitli görünen sîmâ;
(Emre) bu sırrı bilince,
Gözünden gitmez (Müsemmâ).
Zapteden : V. Değirmenci
Saat: 14
(1) Anca = Ancak. (Esma) ancak bir hayâl imiş. 25.1.1954