Geldik biz bu âleme,
Bu sır gelmez kaleme;
Eğer sırrı bilirsen
Sen nâehline deme.
Nâehli alır, satar,
Cevheri yere atar;
Kıymetini bilmez de
Alır, toprağa katar.
Söyleme, yanmayınca,
Zehire banmayınca,
Hiç fayda etmez ona,
Söze inanmayınca.
Âşık, olmalıdır aç,
Aç olanlar giyer taç;
Eğer sözü tutmazsa
Sen onun yanından kaç.
Aslâ sevme münkiri,
Mânâ gözleri körü;
Gönlüne girse bile
Derhal dışarı sürü.
Eve koyma münkiri,
Gelse dışarı sürü.
O, arkandan gelirse,
Gelmeden, çabuk yürü.
Hak görse, eder inkâr,
Nasip değil ona kâr;
Münkire gönül verme,
Gönlünde çok yılan var.
Daim sever yılanı,
Ona yedirir kanı;
Hak bizden uzak etsin,
Kim ki söyler yalanı.
Hakkın sözünü duymaz,
Hak sözleri gelir saz.
Hak sözünü tutanın
Alnına “enelhak” yaz.
Âriflere yazılır,
Münkirlerden bozulur;
Bu sırrı fâşeyleme,
Sana mezar kazılır.
Atsınlar bize taşı,
Akıttık gözden yaşı;
Bize taş atanlarla
Seviştik karşı karşı.
Bu söyleyen, ben değil,
Burda duran ten değil;
Bizim aradığımız,
Ne ben, ne de sen değil.
Kim (yok ili)ne gide,
Kana boyanır dide; (1)
Biz sözünü işidek (2)
Gizli sırları de de. (3)
Dost iline gideler,
Dostu görür dîdeler;
Dostun tatlı sözleri
(Emre) bağrını deler.
(1) Dîde = göz
(2) ve (3) Gizli sırlarını söyle de biz senin bu sözlerini, yani sırlarını işitelim.