Geldi, ne eyledi, beni muhabbet…
Bütün âlemlere, hem dahî ibret;
(Sehâ) çeşmesinden, su verdi, içtim,
Bitip tükenmedik, getirdi devlet.

Verip içirince, kalmadı ölüm.
Bu âsî nefsimi, eyledi mazlum;
Dilimden söyliyen, gözümden gören
(Fâil), bir sır iken, olmuştur mâlûm.

Bütün âzâlarım, oldu istîlâ,
Canımdaki kanım, çağırır: Mevlâ!..
Nefsim zebûn oldu, kalmadı düşman,
(Zümrüt) kuşu geldi, kondu bu dala.

Kalbimin içinden, çıkıyor Çalap,
Tükendi, yok oldu, başka bir hesap;
Âbıhayat suyu, garketti beni,
Bundan sonra geçmez, önüme serap.

Can, tenden çıkmaya, eder acele,
Dostum çağırıyor, hep güle güle;
Muhabbetim yoktur, iki cihâna,
Kucağı açarım, sevip, ecele.

(İn küntüm sâdıkıyn…) sözünü duydum,
Diri Söyliyenin, ardına uydum;
Can, ten korkusunu, gezdirir iken,
Ayaklar altına, elimle koydum.

Çok şükür, kalmadı, azapla korku,
O imiş uyutan, gafletle, uyku;
Misk ile reyhanı, neylesin gönül:
Dost’tan iki gözüm, alıyor koku.

Ölümü unuttum, canı neylerim…
Küreyvatla dolu kanı neylerim…
(Ruh!) Diyenim, tekrar, (gel!) dedi bana,
Nurdan kâşâneyim, hanı neylerim…

Her damla kanlarım, diyor:(Enelhak!)
Varlık gözden çıktı, sanki bir toprak…
Mâdem (Emre)! bildin, Deyip Duyanı,
Sen bu irâdeyi, elinden bırak.

Zapteden : Neş’e Emre
Saat: 9.15 – 9.40


28.4.1954