Evvel ve Âhir değil mi?
Görünen, (Zâhir) değil mi?
İster ise bu topraktan
Demeğe kaadir değil mi?

İsterse kendi okutur,
Hâli taştan eder zuhur;
Kudretini anlamıyan,
Bilmez, eder sokur sokur.

Birikirler bir araya,
Onlar ikrar eder gûya;
Kudretini seyretmeyip
İsyan ederler Mevlâya;

Görüp etmezler imanı,
Niçin seviyorlar zannı?
Onlar hidayet ehlini
Görünce sıkılır canı.

Kulak vermezler sözüne,
Teslim olmazlar özüne,
Okurken elleri kalkar,
Bilmeyip, göğün yüzüne.

Hakkı ararlar semadan,
Zannederler söyler beden;
Çıkmış iken elektrik,
Yakmak isterler şamadan.

Her haller bulmuşken kemal
Meydana çıkmışken (Cemal),
Ehline ilân ediyor,
Hamsofular eder ihmal.

Seyreder nefsine erler,
Hepinize (bakın!) derler;
Bu sağırların elinden
Kâmiller neler çekerler…

Gelmiş, geçmiş nice kâmil,
Göstermeğe dökmüştür dil;
Yüzbinde birisi duymuş,
Gerisine kabil değil.

(İlmi Hakikat) sormuşlar,
Duymayıp tuzak kurmuşlar;
Onlar (Dost) tarif ederken,
Boyunlarını vurmuşlar.

Bu yola olmuşlar kurban,
Yeryüzüne dökmüşler kan;
(Emre), canı feda eyle,
Seni daim saklar Rahman.

Böyle emreyledi Dilber,
Yeter ki sen ol beraber.
Tâ evvelden vâdeyledi,
Her hallerden eder siper. (1)


(1) Siper etmek = Muhafaza etmek. 1.5.1948