Erersek menzile, yol nerde kalır?

Bu aşkın hâlini, pervâneden sor,
Bize eylemezsen, Cânânım, imdat,

Erersek menzile, yol nerde kalır?
Yok olup bitene, (bul!), nerde kalır?..
İki yok arası, gûya bir hayat…
Bunu idrâk eden kul, nerde kalır?..

İleriye baksan, sonu göremenğ, (1)
Sen geri dönersen, onu göremenğ;
Bu nasıl gaflettir, gelmiş, bürümüş,
İçini seyretsen, donu göremenğ.

Eğer ederlerse, o elden suâl,
Bildirmek istesen, Yârab olunğ lâl, (2)
Bilen, borçlu olur, bilmiyenlere,
İçinden çıkılmaz, böyle bir vebâl.

Sabî ister: emsin, süt, kana kana,
O gıda, karışık, besleyen kana,
Uzaktan ağlarsa, ceryanı gelir,
Bu bir tılısımdır, neylesin ana…

Böylece kurmuştur, bu hâli, Hudâ,
Ruhun istediği, kelâmdır, gıdâ;
Vereni, alanı, Yârab, muhitsin,
Kiminden dinlersin, kiminden sadâ.

Senden başka yoktur, verenle alan,
(Emre)! şaşırmıştır, arayıp bulan;
Ne giden var, ne de, geriye gelen,
Meydanda dönüyor, acayip kervan.

Durmadan yürüyor, yoktur menzili,
Kendisi görünmez, ötüyor zili;
Deyip duyan, değil, senden gayrisi,
Ona hizmetçidir, (Emre)nin dili.

Zapteden: Vasfiye Değirmenci
31.1.952 Saat:13.15


(1) Göremenğ = Göremezsin.
(2) Olunğ = Olursun.
31.01.1952