Eğri olanlarda, derler, olmaz tok,
Doğru olanların aç kalanı yok;
Her ağızdan denir bu darbımesel,
Âyete benziyor, böyle kelâm çok.
Eken ektiğini biçer, dediler,
İyilik, kötülük geçer, dediler;
Zengin ile fakir, birgün, bu elden,
Zamanı gelirse göçer, dediler.
İkisi bir olur vardığı yerde,
Orada ref’olur tutulan perde;
Bu ne hikmet Yarab, akıllar ermez,
Kimse çare bulmaz söylenen derde.
Bu yol geri dönmez, her gelen, geçmiş,
Ne kadar çalışsan, biter mi hiç iş…
Gittiğin yollardan ibret alırsan,
Nice bin canlar da gelmiş de gitmiş…
Her ne kadar baksan görmenğ (1) izini,
Eğer vermez ise Hallâk izini;
İbadet, taatla anlamak için,
Çokları çürütmüş burda dizini.
Mutlaka olmalı gayetle doğru,
Böylelikle bulunğ (2) Hakka huzuru;
Yeryüzüne dökmüş çoğu gözyaşı,
Eseri kalmamış, olmuştur kuru.
Helâke gitmiştir, nice yüzbin can,
İnkâr eylemiştir bu nankör cihan;
Bu bir ejderhadır, lutuf gözlenmez:
Her daim yutar da eder mi ihsan…
Elin ile yapar atomdan bomba,
Atar, yakar, yutar, alır dolaba;
Kendine yaptırır senin kancanı,
Çeker kendisine, emekler heba…
Görünmüyor, çoktur bunun gerisi,
Evveli, âhiri, hem de berisi;
Nice âlim yutmuş, eseri yoktur,
Kurban eder, yutar, kalmaz derisi.
İnsan gibi değil, yoktur merhamet,
Kendine sığınmak, meydanda, cinnet…
Bu zâlim gaddarı bildi bu (Emre),
Dosttan gayrisinden istemez himmet.
(1) Görmezsin.
(2) Bulursun.
3.2.950