Dostu anlayınca dürdük defteri,
Can gaibolunca gördük Dilberi;
O Yunus Emre’nin olduk mezeri, (1)
Meydana çıkardık gizli esrarı.

Dirisi dururken ararlar mezer.
Taş ile toprakta bu (hâl), ne gezer…
Bu putu yapanlar, kan ile özer…
Dirisi dururken ararlar mezer…

Kesilmiş ağaçta olur mu yaprak?
Taş ile toprakta olur mu dudak?
Dirisinden çıkar daim (enelhak!),
Dirisi dururken ararlar mezer.

Ona feda oldum: daim mevcudum,
İşaret ediyor benim vücudum;
Hareketsiz olur Hakka sücudum…
Dirisi dururken ararlar mezer.

(Hâl) tarif edemez yapılan bina (2)
Acep benzemez mi her halim ona?
Beraber yürüdük bizler Rahmana…
Dirisi dururken ararlar mezer.

Bilenler bilir ki onun diliyim,
Hızır’la İlyas’ın tutan eliyim,
Bazı âkıl olur, bazı deliyim…
Dirisi dururken ararlar mezer.

Altıyüzden artık (3) geçti yılımız,
Beraber söylüyor bizim dilimiz,
(Makam-ı Fenâ) dır daim ilimiz…
Dirisi dururken ararlar mezer.

Beraber dirildik, hiç yoktur ölüm,
Yaktı, kodu gitti, çürümez külüm,
Yaprağı yerlere dökülmez gülüm,
Dirisi dururken ararlar mezer.

Biz bir çiçek olduk, daim açarız.
Dünya, âhirete koku saçarız,
Bazı ayan olur, bazı kaçarız…
Dirisi dururken ararlar mezer.

Bilmiyenler, bizden ederler ikrah
Gözümüzde durur Hazreti Allah,
Beytullah perdesi örtülmüş, siyah.
Dirisi dururken ararlar mezer.

Hâlim Yunus oldu, beden çerçeve,
Aldım da sakladım gönlümde eve,
Yok olur giderim ben seve seve…
Dirisi dururken ararlar mezer.

Yunus Emre oldu, bu bendeki dil.
Aşk birleştirmiştir, hiç ayrı değil
Bu (hâl), Yunus iken, oldu (İsmail)…
Dirisi dururken ararlar mezer.

Bir zaman ben baktım Yunus Emre’den,
Her daim diridir benden emreden,
Battı ise, çıktı (Âşık Emre) den,
Dirisi dururken ararlar mezer.


(1) Mezer = mezar.
(2) Yunus Emre’ye yapılan türbe, bize onun (hâl) ini anlatamaz.
(3) Artık = fazla.
6.8.949