Dost yolu burdan geçer,
Gel aşk! bize destur ver;
Aşktan imdad olmazsa
Bir avuç toprak ne der?

Görünüyor sevgilim,
Burda dayandı ilim;
Dost yüzüme bakınca,
Onun dilinden dedim.

Ekilmiş bir biderim, (1)
Bitip, ona giderim;
Dostun aşkı gelmezse,
Bu hâl ile niderim…

Senden aldım kuvveti,
Bekler miyim illeti…
Âşıkım, inkâr etmem,
Sana edem (2) körmeti.

Sendendir, etmem inkâr,
Edersem, olur zarar;
Gözlerinden (3) görünür,
Benim yandığım o Yâr.

Senin için yanarım,
Bana görünsen, Yârım!..
Senin aşkına düşsem,
Her kulaktan duyarım.

Senden geliyor sözüm,
Seni seyreder, gözüm;
Yârım! sana âşıkım,
Sana yol olsun yüzüm.

Sensin benim delilim,
Sana teslimdir dilim;
Bende öten bülbülsün,
Senin konduğun gülüm.

Sen ayrılma buradan,
Sensin vârı yaradan; (4)
Yüzüme nakış yapmış,
Kaşın, gözün karadan.

Hacı ona yüz sürsün,
Seni âşıkın görsün;
“Kara”yı seyredene
Nasıl denilir: “Körsün!”…

Odur hakikî Hicaz,
Seyreden alır muraz,
(Emre) görünce yandı;
Orada kılar namaz.


(1) Bider = tohum.
(2) Edem = edeyim.
(3) Senin gözlerinden.
(4) Yaratan, halk eden. 5.3.1944