Ne hâllerin vardır senin ey Kerîm!
Sıkıntı verirsin, sever, çekerim;
Bir ân, safâ verip edersin ferah,
Lâyık gönüllere alır, ekerim.
Ebedî kazançtır, tükenmez servet,
Beraber gidecek ebedî devlet;
Nefse tabî! olan akıl, bilemez,
-Ne kadar âlimse- olmazsa himmet.
Sen hidâyet eyle, neylesin beşer..
Eğer bırakırsan, mutlaka düşer;
Letafet şavkını doğdur onlara,
Görsünler ki: olmuş her günün, mahşer.
Sevdiğiyle olmuş, her insan, haşir,
Edilmiş, görünmez, hikmetler neşir;
İbret değil midir gusûlün sonu?
Canlı gezenleri bekler teneşir.
Çok şahlar bırakmış burada tâcı,
Evvel söylenseydi, gelirdi acı;
Güvenilen varlık, kâşane olsa,
Mutlaka bekliyor daim haracı.
İbret değil midir koyup da giden?
Yerlere döşenen bu kirli beden?
Dilinden söylüyor kulağın duysun,
Niye uyanmadın (Emre)! sen, neden?
İçinde gizlidir (Makam-ı Ülâ),
Sen seni bırak da yürü bu yola;
Akıl adımını atarak yürü,
Kucağını açmış, bekliyor Mevlâ.
Zapteden: Sûzan Köymen, Ayşe Emre
6 Temmuz 1968 saat: 08:05