Sen verdin söyliyen dil,
Târîfî kaabil değil;
Yakarsın aşkın ile,
Bilmiyen diyor zelîl.

Anılıyor adımız,
Çıkıyor feryâdımız,
Böylece gelmiş geçmiş,
Ezelden ecdâdımız.

Âdem’den gelir böyle,
Bu aşk, tutulmaz elle;
(Aklı selîm) denilmiş,
Söyliyen Cebrâil’e.

Bizi etti istilâ,
Nasîb eyledin Mevlâ!
Ne hikmetler verirsin,
Sen, sevdiklerin kula.

Sevdiğini yakarsın,
Gözlerinden bakarsın;
Canlı çiçeklerine,
Hiç durmadan kokarsın.

Harfsiz, savtsız söylersin,
Çok yüzlerden gülersin;
(Emre)! ne oldu sana,
Hep yanmayı dilersin?…

Zapteden: Günay Uçkan
sa: 16:00


18.11.1967