Gönülde kalmadı, çok şükür, nâdân.
İçine oturdu Mânevî Sultan;
İki dünyâ fânî; bakaası vardır,
Çok şükür, gösterdi, bizleri tutan.
Şefkat ağacından verdi meyvayı.
İhâta eyledi iki dünyâyı;
Fücûrâtı yaktı, eyledi bir kül,
İçine doldurdu bitmez (hayâ)yı.
Gözlerimiz, oldu (Zümrüd)e yuva,
Görenler, görüyor, hep doya doya;
İsmi vardır amma, görünmez cismi.
(Sıbğatullah) derler, kendinden boya.
Buraya erişen, bulur felâhı,
Ateşlerde yanar cümle günâhı;
(Merecelbahreyn)dir, geçilmesi zor.
Bilenler biliyor orda, Allahı.
Halâs-olanların, kalır mı âhı?
Çünkü, sığınanın, O’dur penâhı;
(Gaffârüzzünûb)dur, hem dahî (Rahîm)
Orada yıkanır, yüzler siyahı.
Dâimâ affeder, kul gibi değil,
(Aşk) ile gidilir, yol gibi değil;
Gözler ışığından verilir libâs,
Beşerin yaptığı çul gibi değil.
Alıp da giyenler, olur biri diri.
Bozulup dağılır, nefsin tedbîri;
(Emre), kendisinden geçip gidince
Bilinmedik sırdan verdi haberi.
Zapteden: Müncibe Görgün.
Saat:11.30
25.11.1963