Bu aşkın zıyâsı, ediyor hassâs,
Hayata eriyor, edenler temâs;
Bak ki: (Yehdiyallah) ve (limen yeşâ’):
Lâyık olanlara, hazır iltimas.

(Hâkim), (Lâ yüs’el)dir, hem (ammâ yef’al),
Kimseler fi’linden, edemez suâl;
Teslîm olanlara, (Cemâl)i açık,
Yanlış görenlere, hazırdır (Celâl).

Ağrı, acı: olmuş, vücutta bekçi,
Merkez-olan beyne, hem de haberci;
Nice televizyon, hem de telefon…
Görüp dinliyenler, olmuştur (Nâcî).

Adetsiz feleğin merkezi, baştır,
Bâzı selâmettir, bâzı savaştır;
İlimle dolduran, oluyor dânâ,
Kupkuru kafalar, sanki bir taştır.

Azm ile yürüyen, varır Mevlâya,
Niyet ediyorlar, Merih’e, Ay’a;
Vücut, bilgileri, ediyor siper,
Her canlı gezenler, insandır gûyâ…

Habere, göndermiş çok peygâmberi,
Esrardan vermişler, bâzı haberi;
Hakkın günü gibi, batıp çıkanlar,
Şefkate gelmişler, gider mi geri?

Kendine uyana, olmuşlar taksim,
Nûr-u İlâhîde, olur mu resim?
Âşıka lâzım mı şart ile kayıt?
Görmeyene düşmüş, birçok merâsim.

İdrak-eylemiyen, bil ki ahmaktır,
Şuûru olmayan kara topraktır;
(Emre), bir göz ile, ediyor seyrân:
Böyle halkedilmiş, cümlesi haktır.

Çünkü, isteyenler, birgün uyanır,
Her zerreden, yollar, Ona dayanır;
Bâzısına baksan: durmadan yürür,
Azimsiz: yorulur, hem de dayanır. (1)

Zapteden: Müncibe Görgün.
Saat:11.15


(1) Dayanmak = Tâkattan kesilmek, kuvveti kalmamak. 1.3.1963