Kimsenin kimseden, yoktur haberi,
Mevlâ, mekân etmiş, durur, rehberi;
Âşık olan, arar, ondan Dilberi,
Onlar kabûl-etmiş, kâmil îmânı.
Göz-ile görmeden, olmaz şehâdet,
Fânî olmayınca, olmaz ibâdet;
Yüzünde görülür, o Sekiz Cennet,
Onlar kabûl-etmiş, kâmil îmânı.
Görüp unutmuşlar, iki cihânı,
(Cemâl)e satmışlar, bütün ihsânı;
Kulaksız duyarlar, aşktan lisânı,
Onlar kabûl etmiş, kâmal îmânı.
Âzâları olmuş, Hakkın kelâmı,
Gaaibden alırlar, dâim ilhâmı;
Cansızlar, bilir mi farzı, ahkâmı?
Onlar kabûl-etmiş kâmil îmânı.
Ölü olan, olmaz, Hakka hiyânet,
Tanrıya karışmak, olmuş inâyet;
Vârolup, işlemez, onlar cinâyet;
Onlar kabûl-etmiş, kâmil îmânı.
(Emre)ye yaklaşmaz, Münkir’le Nekîr,
Hûri, gılman, vildan, Uçmak ile kir;
Dili Hakka veren, olur mu zâkir?..
Onlar kabûl-etmiş, kâmil îmânı;
Zapteden:Müncibe Görgün.
Saat:18.00
16.12.1962