Senin için bu gönül,
Yanar, eder tahammül;
Mânâda Sultân-iken,
Ediyor çok tenezzül.

Çoğu ediyor zulüm.
Birçok şeylerden mahrûm;
Ezelîden vâdetti,
Diyor: Kapında kulum!

Ediyorlar iftirâ,
Diyorlar: Yüzü kara;
Gönül, bilmez dünyâyı,
Dayandı sen Gaffâra.

Bilmez, öldürmek diler,
Dâim dişini biler;
Ağlarız senin için,
Gafiller bize güler.

Kızıp, ederler hiddet,
Gösteriyorlar şiddet;
Biliriz, her şey senden,
Onlara eyle himmet.

Aman sen verme afat.
Sakın olmasın berbat;
Yüzleriyin perdesi,
Diyorlar, yetmişbin kat.

Rahmeyle, onlara aç,
Görüp etsinler mîraç;
Rahmetin bol değil mi?
Affet, kullarına saç.

Sensin (Şedîdül’ikaab),
Lûtfet, ettirme hesap;
(Kaadir)sin, hem (Kayyûm)sun
Rahmansın, verme azap.

İlminle dolu Mushaf,
Cümlesini eyle sâf;
(Emre), onların için,
Yalvarıp, istiyor af.

Zapteden: Müncibe Görgün, Şevket Kutkan.
Namrun, Saat:22.25


8.9.1962