Geldik bu dünyâya, göçüp gideriz,
Gaflet geçidinden, geçip gideriz;
Gözler ışığından, doldurmuş bâde,
Doya doya alıp, içip, gideriz.
Açtık gözümüzü, tutmadı dünyâ,
Aynadır gönlümüz, almadı boya;
Levh-i Mahfûz-imiş, bizim kalbimiz,
Dostu seyreyledik, biz doya doya.
Yaşadığımız yıl, tuzak değildir,
Yürüdük, kavuştuk, uzak değildir;
Kendinden kendine, götüren bizi,
Aşkı-İlâhîdir, (Burak) değildir.
Bedenimiz imiş, (Mescid-i Ahfâ),
Anlatmak istemiş, birçok Mustafâ;
Tanıştık, buluştuk, tuttuk elele,
İrfân cennetinde, eyledik safâ.
Arkamızda kaldı, Tûr-ile Mûsâ,
Berâber yürüyor Hazreti Îsâ;
Bizim ile gezer, kimseler görmez,
Tekrar döndüğümüz, (Mescid-i Aksâ),
Îman-edilir mi, O’nu görmeden?
Ona yaklaşılmaz, denilirse: Ben!
Kürsî-i Rahmandır, Arş-ı Hudâdır,
Sırr-ı İlâhîdir, gezdiren beden.
Eğer benlik kalsa, tavâfı zordur,
Söylemek isteriz, bu lâfı zordur;
(Mûtû kable en-temûtû) demişler,
Vicdan uyanmadan, insâfı zordur.
Varlıklardan kalsa, zerrece gubâr,
Vahdet’in Elinden, verilmez haber;
(Emre), kendisini, eyleyince yok,
Ebedî Yaşayan, gezer berâber.
Saat: 18.20
Not: Bu doğuş, teybe alınmıştır.
2.4.1961